Reklam Kurulu Para Cezasına İtiraz
- 12 Şubat 2025
- Yayınlayan: Avukat Devrim Bozkurt
- Kategoriler: İdare Ve Vergi Hukuku, İdari İşlemin İptali Davası, Makale & Haberler

Ticaret Bakanlığına bağlı Reklam Kurulu tarafından verilen idari para cezalarına itiraz nasıl yapılır? Yasal korunma yöntemleri nelerdir?
İlgili mevzuat: 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Ticari reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği ve İdari Yargı usul Kanunu.
Ticaret Bakanlığına bağlı Reklam Kurulu tarafından verilen idari para cezalarına itiraz etmek ve yasal korunma yöntemlerini kullanmak için belirli hukuki süreçler bulunmaktadır. İşte bu süreçlerle ilgili genel bilgiler:
1. İdari İtiraz Süreci
- İtiraz Dilekçesi: Reklam Kurulu tarafından verilen idari para cezasına karşı, cezanın tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde idari itirazda bulunulabilir. İtiraz, Ticaret Bakanlığı’na veya doğrudan Reklam Kurulu’na yazılı olarak yapılmalıdır.
- İtirazın İçeriği: İtiraz dilekçesinde, cezanın hukuka aykırı olduğu veya usulde bir eksiklik bulunduğu gerekçeleri detaylı bir şekilde açıklanmalıdır. Deliller ve belgelerle itiraz gerekçeleri desteklenmelidir.
- İtirazın Sonucu: İdari itiraz, Reklam Kurulu veya Ticaret Bakanlığı tarafından değerlendirilir. İtiraz reddedilirse, ceza kesinleşir. İtiraz kabul edilirse, ceza iptal edilir veya değiştirilir.
2. Yargı Yolu (İdari Yargı)
- Dava Açma Süresi: İdari itiraz sonucunda ceza kesinleşirse veya itiraz reddedilirse, bu karara karşı 30 gün içinde idare mahkemesinde dava açılabilir.
- Davanın Açılacağı Yer: Dava, cezayı veren Reklam Kurulu’nun bulunduğu yerdeki idare mahkemesinde açılır.
- Dava Süreci: Davada, cezanın hukuka aykırı olduğu, usul veya esas yönünden eksiklikler bulunduğu iddia edilir. Mahkeme, cezanın hukuki geçerliliğini inceler ve bir karar verir.
- Mahkeme Kararı: Mahkeme, cezayı onaylayabilir, iptal edebilir veya değiştirebilir. Mahkeme kararına karşı temyiz yolu da açıktır.
3. Yasal Korunma Yöntemleri
- Hukuki Danışmanlık: Süreç boyunca bir avukattan hukuki danışmanlık almak, itiraz ve dava süreçlerinin doğru yönetilmesi açısından önemlidir.
- Delil Toplama: İtiraz veya dava sürecinde, cezanın haksız veya hukuka aykırı olduğunu kanıtlayacak deliller toplanmalıdır.
- Sürelere Uyma: İtiraz ve dava sürelerine kesinlikle uyulmalıdır. Sürelerin kaçırılması, hukuki hakların kaybedilmesine neden olabilir.
- Uzlaşma Yolu: Bazı durumlarda, idare ile uzlaşma yolu denenebilir. Bu, cezanın indirilmesi veya kaldırılması için bir seçenek olabilir.
4. İtiraz ve Dava Süreçlerinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Tebligat Tarihi: Cezanın tebliğ edildiği tarih, itiraz ve dava sürelerinin başlangıcıdır. Bu tarih dikkate alınarak süreler hesaplanmalıdır.
- Gerekçeli Karar: İdari itiraz veya dava sürecinde, kararın gerekçelerinin detaylı bir şekilde incelenmesi önemlidir.
- Yargıtay Denetimi: İdare mahkemesinin verdiği karara karşı, Yargıtay’da temyiz yoluna başvurulabilir. Bu, kararın hukuka uygunluğunun bir üst mahkeme tarafından denetlenmesini sağlar.
Sonuç:
Reklam Kurulu tarafından verilen idari para cezalarına karşı öncelikle idari itiraz yolu kullanılmalıdır. İtiraz sonucu olumsuz bir karar alınırsa, idare mahkemesinde dava açılabilir. Süreç boyunca hukuki danışmanlık almak ve delilleri eksiksiz sunmak, başarı şansını artıracaktır.
İçtihatlar:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 4.4.2005 tarih ve 2004/93 E., 2005/20 K. sayılı ilamı:
Dava, 4077 sayılı Yasa’nın 16. maddesine aykırı reklâm ve ilân yapıldığı nedeniyle aynı Yasa’nın 25. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca düzeltme cezası verilmesine ilişkin Bakanlıkça onaylanan Reklam Kurulu kararının iptali isteminden ibarettir.
Reklam Kurulu, 4077 sayılı Yasa’nın 17. maddesi ile “Ticari reklâm ve ilânlarda uyulması gereken ilkeleri belirlemek, bu ilkeler çerçevesinde ticari reklam ve ilânları incelemek ve inceleme sonucuna göre, 16ncı madde hükümlerine aykırı reklam ve ilânları üç aya kadar tedbiren durdurma ve/veya durdurma ve/veya aynı yöntemle düzeltme ve/veya para cezası verme hususlarında görevli …” olarak kurulan; kararları Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca uygulanan ve faaliyet masrafları Bakanlık bütçesinden karşılanan bir kamu kuruluşudur.
Uyuşmazlığı, idarece uygulanan cezalarla ilgili davalara adli ya da idari yargı yerlerinden hangisinin bakacağı hususu oluşturduğundan, ilgili Yasa’nın getirdiği düzenlemede öngörülen ihtisas mahkemesinin görev alanının incelenmesi gerekmektedir.
23.2.1995 tarih ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun “…kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemek…” amacıyla, bir yandan “satıcılar” ile “tüketiciler” arasında yaygın olarak ortaya çıkan ve uzmanlık gerektiren uyuşmazlıkları çözmek üzere “Tüketici Mahkemeleri” nin kurulmasını öngörmüş, diğer yandan Anayasanın 172. maddesi ile “tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik etmek” şeklinde Devlete yüklenen görev kapsamında olmak üzere anılan Yasa’nın 25. maddesinde sayılan hükümlere aykırı eylemleri saptanan “üretici- imalatçı” veya “ithalatçı” veya “satıcı- sağlayıcı” veya “kredi veren” veya “reklam veren” hakkında idarece “idari para cezası”, “tedbiren durdurma”, “durdurma” ,“düzeltme” cezalarının birlikte veya ayrı ayrı uygulanmasını olanaklı kılmıştır.
Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere 4077 sayılı Yasa esas olarak mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu tüketici işlemlerini kapsamaktadır. Tüketici işlemi, Yasa’nın 3 üncü maddesinin (h) bendinde “mal ve hizmet piyasalarında tüketici ve satıcı- sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlem” olarak tanımlanmakta, aynı Yasa’nın 23 üncü maddesinde, bu Yasa’nın uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilafların tüketici mahkemelerinde çözümleneceği belirtilmektedir. Anılan maddede yer alan “her türlü hukuki ihtilaf” ibaresiyle amaçlanan tüketici ile satıcı- sağlayıcı arasındaki tüketici işlemlerinden doğan ihtilaflardır. Yasa’nın “Kapsam” başlığı altında düzenlenen 2 nci ve “Tanımlar” başlığı altında düzenlenen 3 üncü maddenin “tüketici işlemi”ni tanımlayan (h) bendi karşısında aksi yönde bir yoruma gidilmesi mümkün değildir.
Anılan Yasa’nın “Ceza Hükümleri” başlığını taşıyan değişik 25. maddesi ise tüketici ihtilafları dışında kalan idarenin denetim yetkisi içindeki fiillere aykırılık nedeniyle verilen idari cezalara ilişkin olup, sekizinci fıkrasında “16 ncı maddeye aykırı hareket edenler hakkında üç aya kadar tedbiren durdurma ve/veya durdurma ve/veya düzeltme ve/veya 4,497,500,000.- lira para cezası uygulanır. Reklam Kurulu, ihlalin niteliğine göre bu cezaları birlikte veya ayrı ayrı verebilir. 16 ncı maddeye aykırılık, ülke düzeyinde yayın yapan yazılı, sözlü, görsel ve sair araçlar ile gerçekleşmiş ise, para cezası on katı olarak uygulanır.” hükmü yer almış; değişik 26. maddesinin ilk üç fıkrasında “25. maddenin bir, dört, yedi, sekiz, dokuz ve onuncu fıkralarındaki cezalar Bakanlık tarafından diğer fıkralarındaki cezalar o yerin mülki amiri tarafından uygulanır.
Bu Kanunda düzenlenen her türlü para cezası, idari niteliktedir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içerisinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz ve zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İtiraz üzerine idare mahkemesince verilen kararlar kesindir.
25 inci maddeye göre verilen para cezaları, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.” denilmiştir.
İdarenin organları eliyle idari usullere göre uygulanması ve idare hukukunun bir müeyyidesi olması nedeniyle, idari işlem niteliğini taşıyan ve bu yönüyle adli cezalardan ayrılan idari cezaların yargısal denetiminde, kural olarak, idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.
Ancak, yasakoyucu tarafından, idari cezalara karşı ilgililerin yapacakları itirazlarda, haklı neden ve kamu yararı bulunması halinde istisnai olarak adli yargı yerinin görevli kılınması mümkün olup; bu halde de yetkili mahkemenin adli yargı yeri olduğunun ilgili yasada açıkça belirtilmesi gerekir.
Olayda, 16. maddeye aykırı hareket ettiği nedeniyle reklam veren Şirket hakkında, Reklam Kurulunca 25. maddenin sekizinci fıkrası uyarınca düzeltme ve ayrıca idari para cezası verilmiş ve bu cezalar 26. maddenin birinci fıkrası ile yetkili kılınan Bakanlık tarafından uygulanmıştır.
Bu duruma göre Yasa’da bu tür cezalara karşı yapılacak itirazlara bakmakla adli yargı yerinin görevli olduğu yolunda açık bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, idarenin organları eliyle uygulanan ve idari işlem niteliğini taşıyan düzeltme cezasının iptali istemiyle açılan dava, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a. maddesine göre idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında olup görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.
SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 2. İdare Mahkemesinin, 18.5.2004 gün ve E:2004/1659, K:2004/741 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.4.2005 gününde Üyelerden S…. A…….’nun KARŞI OYU VE OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.