Avukatlık Terimleri

Yargılama giderlerini karşılama gücü olmayan kişilere devlet tarafından yapılan adli yardım

Tarafların, bir arabulucu eşliğinde uyuşmazlıklarını çözmeye çalışmaları. Zorunlu/ihtiyari.

Dilekçe.

Delil, kanıt.

Bedelsiz, ücretsiz.

Mahkeme tarafından, dava konusu hakkında uzman görüşü alınmak üzere görevlendirilen kişidir. Bilirkişinin raporu, davanın çözümünde önemli rol oynar.

Ceza yaptırımı.

Bir kişi ya da kurumun, bir hak iddiasında bulunmak veya savunmak amacıyla mahkemeye başvurmasıdır. Dava süreci, tarafların iddia ve savunmalarını mahkeme huzurunda sunmalarıyla devam eder.

Halen görülmekte olan, karar bağlanmamış dava.

Bir talebin veya iddianın yazılı olarak mahkemeye veya ilgili bir kuruma sunulmasıdır. Dilekçeler, davanın başlangıcında ve devamında önemli rol oynar.

Bir kişinin haklara ve borçlara sahip olabilme ve hukuki işlemleri yapabilme yeteneği.

Benzer davalarda referans alınan karar.

Bir haktan kendi isteğiyle vazgeçme.

Bir kimsenin duruşmada hazır bulunmaması. Yoklukta, yokluğunda.

Borçlunun borcunu ödememesi durumunda, alacaklının talebiyle borçlunun malvarlığına devlet organları aracılığıyla el konulması.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması : Belirli koşullarda hükmün ertelenmesi.

Aklama, borçtan veya sorumluluktan kurtarma.

Mahkeme kararlarının veya borç ilişkilerinin zorla yerine getirilmesi sürecidir. İcra, genellikle İcra Müdürlükleri aracılığıyla yürütülür ve borçlunun mal varlığına el konulmasını içerebilir.

Savcılık tarafından hazırlanan ve şüphelinin suç işlediğine dair delillerin sunulduğu belgedir. İddianame, mahkemeye sunularak davanın açılmasını sağlar.

Ödeme; yerine getirme; bir işi yapma; edim.

Ticaretle uğraşan bir borçlunun, borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğunun mahkeme kararıyla saptanması.

Bir hakkın veya talebin karşı tarafa yazılı olarak bildirilmesi. Ayrıca bakınız Noter ihtarı.

Alacaklının, alacağını güvence altına almak için borçlunun malvarlığına geçici olarak el konulması.

Geçici hukuki koruma.

Saklamayıp söyleme; açıkça söyleme; kabul.

Mahkeme kararı. Hüküm.

Hukuka aykırı işlemlere karşı açılan dava.

Dayanma, ihtiyaç duyma; eşlik etme; kullanma hakkı; yükümlenim.

Belge veya bilgi talep etme.

İlk derece mahkemesi kararının, bölge adliye mahkemesinde yeniden incelenmesi.

(Ceza hukukunda) Birden fazla kişinin birlikte suç işlemesi durumu. (Özel hukukta) Bağlı şirket.

Karşılıksız, bedelsiz.

Karşılıksız yapılan mal veya hak devri.

Ortaklığın giderilmesi davası. Ortaklığın kaldırılması.

Çek, poliçe, bono (senet) gibi ticari belgeler. Kıymetli evrak.

Mahkeme tarafından bir davanın sonunda verilen resmi yargı hükmüdür. Karar, tarafların haklarını ve yükümlülüklerini belirler.

Kesin süre.

Mahkeme kararıyla ergin kılınma. Çoğu kez 18 yaşından önce hukuki işlem yapma yetkisi elde etmek için.

Mahkeme tarafından, olayın geçtiği yerde veya üzerinde inceleme yapılması.

Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi.

Sözleşmelere eklenen özel şart veya hükümler.

İddianamenin kabulünden hükmün kesinleşmesine kadar geçen evre.

Karşılıklı borçların birbirinden düşülmesi işlemi.

Tutanak.

Veraset ilamı. Mirasçıları ve miras paylarını gösteren belge.

Vadesi (eceli) gelmiş; ödenmesi gereken hale gelmiş.

Borcun vadesinin gelmiş olması.

Miras bırakan kişi.

Tarafların gerçek iradelerini gizlediği işlem.

Şüpheli veya sanığı ceza muhakemesinde savunan avukat.

Dava konusu olan şey veya hak.

İddia sahibi, davacı.

Cumhuriyet savcısı.

Kaldırılmış, ilgâ edilmiş.

Şikayetçi. Şikayette bulunan, şahsî davacı.

Ölmüş kişi. Vefat etmiş olan.

Avukat tarafından temsil edilen kişi ya da kurumdur. Müvekkil, avukatı aracılığıyla hukuki işlemleri yürütür.

Kanunen bakmakla yükümlü olunan (eş, çocuk, anne, baba gibi) kişilere ödenen parasal yardım.

Bir eserin basılması veya yayımlanması.

Sınırlı sayıda.

Kendiliğinden, bir talep olmaksızın (genellikle mahkeme veya idari makam tarafından).

Dönme; geri dönme; cayma; sözünden dönme; sözünü geri alma; bir ödemede bulunan kimsenin, bu bedeli, asıl ödeme yapması gereken kişiden istemesi.

Bir suçun işlenmesine neden olan güdü veya motivasyon.

(Ceza Hukuku) Suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre.

Taraflar arasında belirli bir konuda yapılan yazılı veya sözlü anlaşmadır. Sözleşmeler, hukuk düzeni tarafından koruma altına alınmış olup, tarafların yükümlülüklerini belirler.

Tarafların aralarındaki anlaşmazlığı karşılıklı anlaşma yoluyla sona erdirmeleri.

(Ceza Hukukunda) Suçtan zarar görenin, failin cezalandırılması için yetkili makamlara başvurması.

Tarafların, uyuşmazlıklarını mahkeme yerine hakem aracılığıyla çözmeleri.

Bir işlemin veya kararın ertelenmesi.

Hukuki bir işlemin ilgili kişiye kanuna uygun şekilde bildirilmesi.

Davanın sonuna kadar tarafların haklarını korumak amacıyla mahkeme tarafından alınan geçici önlemlerdir. Örneğin, mal varlığına tedbir koyma, bir tedbir türüdür.

Devir. Alacağın bir başkasına devri. Mülkiyetin nakli.

Mahkemenin verdiği karara karşı, daha üst bir mahkemeye başvurularak kararın yeniden incelenmesi talebidir. Türkiye’de temyiz mahkemeleri Yargıtay ve Danıştay’dır.

Yalanlama. Gerçeğe aykırı haberin doğrusuyla değiştirilerek yayınlanması.

Miras bırakanın malvarlığı, hak ve borçlarının tümü.

Yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de uygulanması.

Tensip kararı uyarınca.

Uygun görme.

Davanın açıldığı mahkemenin ilk duruşmaya kadar yapılması gereken iş ve işlemleri belirlemek için tuttuğu bir tutanaktır.

Yargılama yöntemi, prosedür, izlenecek yol.

Ceza hukukunda, tarafların uzlaşarak davanın sona erdirilmesi süreci.

Kısıtlı kişilerin haklarını korumak ve onları temsil etmek üzere atanan kişi.

Bir kimsenin, başka bir kimseyi belirli işleri yapması için yetkili kıldığını gösteren belge.

Kimlerin mirasçı olduğunu ve miras paylarını gösteren resmi belge.

Kişisel verilerin işlenme amaç ve vasıtalarını belirleyen gerçek veya tüzel kişi.

Kesinleşmiş bir mahkeme kararına karşı, (istisnai) olağanüstü kanun yollarından biri.

Davaya bakma yetkisi olmayan yerdeki savcılık veya mahkemenin dosyadan el çekme kararı.

Kanunda belirtilen sürelerin geçmesiyle bir hakkın kazanılması, kaybedilmesi veya bir borcun sona ermesi.