Muvazaa Ve Mirastan Mal Kaçırma Nedir?
- 13 Eylül 2019
- Yayınlayan: Avukat Devrim Bozkurt
- Kategoriler: Borçlar Hukuku, Eşya Hukuku, İlgi Alanları, Makale & Haberler, Medeni Hukuk, Miras Davaları, Miras Hukuku
Muvazaa Nedir?
Muvazaa, kişilerin üçüncü kişileri aldatmak ve yanıltmak amacı ile; sözleşme yapma konusunda anlaşmalarıdır. Taraflar; gerçek iradelerine uymayan, görünüşte geçerli olmasına rağmen, aralarında hüküm ifade etmeyen bir sözleşme yapar. Mesela, mirastan mal kaçırmak; muvazaa işlemlerine dahil olabilmektedir.
Kişi sahip olduğu taşınmazları, üçüncü kişilere satış yoluyla tapuda devreden miras bırakan; muvazaalı bir işlem yapmış olur. Çünkü tarafların görünürde yaptığı satış işleminin asıl amacı, mirastan mal kaçırma işlemidir. Bu sebeple; görünüşte yapılan satış işlemi de, tarafların aralarında gizli olarak yaptıkları sözleşme de; geçersizdir.
Muvazaa şartlarının tam olarak gerçekleşmesi için, aşağıda açıklanan üç koşulun bir arada bulunması gerekmektedir:
– Tarafların gerçek amaçlarıyla yaptıkları işlemler arasında, bilerek ve de isteyerek yapılan bir uyumsuzluk olmalıdır.
– Üçüncü kişileri aldatma amacı olmalıdır.
– Tarafların muvazaalı işlem yapma konusunda, kendi aralarında anlaşmaları gerekmektedir.
Mirastan mal kaçırma durumu, hukuken nitelikli (nispi) muvazaa olarak ifade edilir. Nitelikli muvazaada iki tip işlem vardır. Bu işlemler, görünüşteki işlem ve gizli işlemdir. Taraflar bu iki işlem yolu ile, üçüncü kişileri aldatma amacı gütmektedir.
Görünüşteki işlem, tarafların gerçek iradelerini yansıtmaz. Bu şekilde, üçüncü kişileri aldatmak amaçlanır. Örneğin, bağışlanmak istenen mal; bir satış işlemi ile devredilerek, üçüncü kişiler aldatılmak istenebilmektedir.
Muvazaalı işlemlerde, tarafların gerçek iradelerini; görünüşte yapılan işlemler değil, gizli işlemler yansıtır. Yukarıda verilen örnekte, bağışlama işlemi; bir gizli işlemdir.
Muris Muvazaası Kavramı
Muris muvazaası, mirastan mal kaçırma durumunu karşılayan terimdir. Bir kimsenin; mirasçısını, miras hakkından yoksun bırakabilmek amacıyla yaptığı işlemdir. İşlemlerde, karşılıksız kazandırmaları; satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi vb. gibi göstermesi durumudur.
İlgili işlemlerde temel amaç, saklı paylı mirasçılarının; ileride tenkis davası açarak miras paylarını almalarını önleyebilmektir. Yani, miras bırakan; gerçekte bağışlamak istediği malını, satış karşılığında devretmiş gibi gösterir. Böylece, mirasçılarının; ileride dava açmasını önlemek istemektedir.
Mirastan mal kaçırma davaları, muvazaanın dört unsurunun olup olmadığını araştırır. Bunlar:
– Görünüşteki işlem (sözleşme),
– Muvazaa anlaşması,
– Üçüncü kişileri (mirasçıları) aldatma amacı,
– Gizli sözleşme işlemleridir.
- Görünüşteki İşlem
Görünüşteki işlem; uygulamada satış, bağışlama ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak karşımıza çıkar. Miras bırakanın, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla; gerçek iradelerine uygun olmayan, hüküm doğurmayacak şekilde yapılan işlemlerdir. Mesela; mirastan mal kaçırmak için, birisine tapuda bir evini bağışlamış gibi devreden kişi örnek verilebilir. Amacı, saklı pay sahiplerinin ileride dava açmalarını engelleyebilmektir.
- Muvazaa Anlaşması
Muvazaa anlaşması, görünürdeki sözleşmenin yalnızca mirasçıları aldatmak için yapılacağı hususunda; miras bırakanla, üçüncü kişinin anlaşmasıdır. Taraflar, mirastan mal kaçırmak amacıyla yapılan görünüşteki işlemin; kendi aralarında hüküm doğurmayacağı hususunda anlaşırlar. Bu anlaşma sözlü yapılabileceği gibi, yazılı da olabilmektedir.
- Mirasçıları Aldatma Amacı
Muris muvazaasının bir diğer unsuru ise; yapılan işlemin, mirasçıları aldatma amacıyla yapılmasıdır. Yani tarafların görünüşte meydana getirdikleri satış vb. gibi sözleşmeler, mirasçıları aldatma amacıyla yapılır. Tarafların, eğer mirasçıları aldatma amacı yoksa; yapılan işlemlerle ilgili, mirastan mal kaçırma davası açılamaz.
- Gizli Sözleşme
Miras bırakacak kişinin gerçek iradesini yansıtan ve de görünürdeki işlemin ardına gizlenen sözleşmeye denir. Örneğin; miras bırakan, malını bağışlamak istemekte; ama mirasçıları aldatmak amacıyla, bunu satış sözleşmesinin ardına gizlemektedir.
Gizli sözleşmeler; aslında tarafların gerçek iradesine uygun olduğundan dolayı, kural olarak geçerlidir. Tam burada, gizli sözleşmenin şekil şartına bağlı olup olmayacağı önem taşımaktadır.
Gizli işlem, tapusuz taşınmazlar ile taşınır mallarda şekle bağlı değildir. Tapulu taşınmazlarda ise, resmi şekil şartına bağlı olduğundan ve şekle uyulmadığından; sözkonusu işlem geçersiz olmaktadır.
Muris Muvazaası Davasını Kimler Açabilmektedir?
Saklı pay sahibi olsun ya da olmasın; miras hakkı çiğnenen her mirasçı, dava açabilir. Yaşadığı bu durumu dava edebileceği ve de muvazaayı her türlü delil ile ispatlayabileceği, yasalarda belirtmiştir. Kısacası, bu davayı; miras hakkı olan yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar ya da evlatlıklar da açabilir. Ancak bu davayı; mirası reddedenler, miras hakkından feragat edenler ve de mirastan çıkarılan kişiler açamaz.
Muris muvazaası davasını, mirasçılardan her biri; kendisi tek başına açabilir. Terekenin iştirak hâlinde olması ise, buna engel değildir. Her bir mirasçı, diğer kişilerin olurunu almadan dava açabilir. Mirasçı, bu durumda; sadece kendi payı oranında olacak şekilde, Tapu İptal ve Tescil Davası açabilmektedir.
Mirasçı, kendi payı oranında değil de; taşınmaz malın, terekeye dönmesini istemişse durum farklıdır. Bu durumda, mirasçı; dava dışı diğer mirasçıların da olurunu alarak davaya devam edebilir. Ya da bir diğer alternatif olarak, mirasçı; bir temsilciyle davaya devam etmek zorundadır. Mirasçı; işlemlerden en az birisini, yerine getirme yükümlülüğünü taşır ve ancak bu neticede, işlemler sonuçlanabilir.
Mirasta Mal Kaçırma Davası ve Davalarda Zaman Aşımı Süresi
Muris muvazaası davaları, ancak; miras bırakanın ölümünden sonra açılabilir. Mirasta mal kaçırma davaları, zaman aşımına ya da herhangi bir hak düşürücü süreye tâbi olmamaktadır.