Haksız Yakalama ve Tutuklama Nedeniyle Tazminat İstemi
- 7 Kasım 2018
- Yayınlayan: Avukat Devrim Bozkurt
- Kategori: Makale & Haberler
Haksız ve keyfi tedbir uygulaması (gözaltı, yakalama, tutuklama gibi adli işlemler) nedeniyle soruşturma veya kovuşturma sırasında kişiler zarar görebilir. Bu gibi hallerde maddi ve manevi zarar gören kişilerin Devlet tüzel kişiliğini dava etmek ve uğradığı zararlarının giderilmesini (tazminini) isteme hakkını CMK.’nun 141.maddesi düzenlemektedir.
Ceza Muhakamesi Kanunu’nun Yedinci Bölümünün başlığı “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat”tır. “Tazminat istemi” başlıklı 141. maddede kimlerin tazminat talebinde bulunacağı sayılmaktadır. Buna göre, herhangi bir suç iddiasıyla aleyhlerinde yürütülen soruşturma veya kovuşturma sırasında maddi ve manevi hakları zarar gören kişiler dava açma hakkına sahiptir. Kanunda sayılan ve tazmini gerektiren haller kanundaki sırasıyla aşağıdaki gibidir;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun
devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği
yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna
çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında
kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden
fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle
zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla
veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya
korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı
kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda
öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
Gözaltı, yakalama ve tutuklama gibi adli tedbir işlemleri, suç işlediği düşünülen kişilerin kaçmasını veya delilleri karartmasını engellemek amacıyla kanuna konmuştur. Suç işlemediği halde savcılıkça yakalanan veya mahkeme tarafından tutuklanan kişiler haksız yere özgürlüklerinden mahrum bırakıldıkları için tazminat isteme hakkına sahiptir. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleri gereği kişilerin özgürlüğünün korunması esastır. Devletin hangi koşullar altında kişi özgürlüğünü sınırlayabileceği yasalarla belirlenir. Yasal olmayan bir şekilde ya da yasaların yanlış uygulanmış olması nedeniyle özgürlüğünden mahrum bırakılan kişiler doğal olarak tazminata hak kazanacaktır.
Aynı madde hükmü gereği, yakalama, tutuklama vb. bir tedbir nedeniyle özgürlüğü kısıtlanan kişiler hakkında soruşturma sonucu savcılık tarafından takipsizlik (kanundaki tabiriyle “kovuşturmaya yer olmadığına”) karar verilmesi veya yargılama neticesi beraat kararı verilmesi hallerinde kararı veren bu merciler mağdur olan kişilere “tazminat hakları bulunduğunu” bildirmek ve bu hususu verilen karara geçirmek zorundadır. Kişi mahkum olduğu halde (örneğin iddianamede yazılı suçtan değil de daha az cezayı gerektiren bir başka suçtan mahkumiyet halinde) gözaltında ve tutuklulukta geçen (ve yasa gereği infaza sayılması gereken) toplam sürenin hükümdeki süreden fazla olması halinde veya hükmolunan cezanın hapis değil de para cezası olması halinde de aynı şekilde mahkemece bu husus verilen karara geçirilmek ve mağdur olan kişilere “tazminat hakları bulunduğu” bildirilmek zorundadır.
Mağdur olan kişi tazminat talebini doğrudan karar mercisi olan savcı veya hakimlere yöneltemez. Tazminat davası devlete karşı açılır ve zararı giderim yükümlülüğü devlete aittir. Devlet, ödemek zorunda kaldığı tazminat nedeniyle 1 yıl içinde ilgili hakim veya cumhuriyet savcısına rücu edebilir.
Tazminat isteminin koşulları kanunun takip eden 142. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
Başvuru süresi:
Takipsizlik kararı veya beraate ilişkin hükümlerin kesinleştiğinin tebliğinden itibaren üç
ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulması gerekmektedir.
Başvuruyu inceleyecek merci:
Tazminat istemi, zarara uğrayan kişinin ikamet ettiği yer ağır ceza mahkemesince görülür. Yakalama ve tutuklama tedbiri başka bir şehirde uygulanmış olsa bile mağdur kendi ikametgahının bulunduğu yer ağır ceza mahkemesinde dava açacaktır. Ancak o şehirde tek bir ağır ceza mahkemesi varsa ve mağduriyete neden olan işlem de aynı ağır ceza mahkemesinin işlemi ise en yakın yerdeki başka bir ağır ceza mahkemsinde dava açılır. Aynı şehirde birden fazla ağır ceza mahkemesi varsa bunlardan biri karar verebilir.
Dilekçede bulunması zorunlu bilgiler:
Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresi, zarara
neden olan işlemin ve zararın nitelik ve niceliği ile bunlara ait belgeleri dilekçesine eklemesi
gereklidir.
Dilekçedeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay
içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye bildirir. Süresinde eksiği
tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.
Yargılama süreci:
Yasal şartları taşıyan dava dilekçesi haznie vekiline tebliğ edilir ve varsa beyan ve itirazlarını onbeş gün içinde yazılı olarak bildirmesi istenir.
Kural olarak mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. Ancak mağdur veya davalı hazine vekili duruşma çağrısı içeren tebligatı halde duruşmaya katılmasa dahi bu husus yokluklarında karar verilmesine engel teşkil etmez.
Mahkemece açıklanan arara karşı, istemde bulunan mağdur, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf
yoluna başvurabilir; istinaf incelemesi yasa gereği öncelikle ve ivedilikle yapılır.
İstinaf incelemesi tamamlanıp tazminata ilişkin mahkeme kararı kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan icra takibine konulamaz.
Not: Devlet aleyhindeki ilamların icra takibine konu edilebilmesi için öncelikle idareye başvuru prosedürünün tamamlanması gerektiği unutulmamalıdır.
Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile varsa vekâlet ücreti, davacı veya vekilinin ödeme talepli dilekçesinde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde ödenir. Tebliğden itibaren otuz gün içinde ödeme yapılmaması halinde kararı icraya koyabilirsiniz.
Tazminatın geri alınması ve hangi hallerde tazminat istenemeyeceği ile ilgili hükümler CMK 143 ve 144’te yazılıdır.
Avukat Devrim Bozkurt
Kadıköy / İstanbul – Türkiye