Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hakkında kısa ön bilgi:

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 1959 yılında kurulan uluslararası bir mahkemedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen medeni ve siyasal hakların ihlal edildiğini iddia eden bireylerin ve zaman zaman da devletlerin başvurusu üzerine ihlali gerçekleştirdiği ileri sürülen bir devlet aleyhindeki başvurular hakkında (öncelikle ihlal olup olmadığı yönünde, ihlal saptandıktan sonra da giderim-tazminat talepleri hakkında) karar verir.

1998 yılından bu yana tam zamanlı mahkeme olarak çalışan AİHM’ye bireyler doğrudan başvurabilirler.
AİHM’nin verdiği kararlar ilgili ülkeler açısından bağlayıcı olduğu için hükümetlerin mevzuatlarını ve idari uygulamalarını pek çok alanda değiştirmelerine neden olmuştur.

AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini onaylayan 47 Avrupa Konseyi üye devletindeki 800 milyon Avrupalı’nın insan haklarına saygı gösterilmesini denetler. AİHM bir yönüyle ülkemizdeki Anayasa Mahkemesi’ne benzer bir fonksiyon görerek Anayasa yerine bir nevi Avrupa Anayasası da diyebileceğimiz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleyerek Avrupa’da hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi güçlendirmeye yönelik önemli bir fonksiyon görmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) nedir?

Avrupa    İnsan    Hakları    Sözleşmesi (AİHS),     Avrupa     Konseyi’ne         üye         devletlerin,  yalnızca  kendi  vatandaşlarının    değil,    aynı   zamanda   yargılama   yetkisindeki  herkesin  temel  medeni   ve   siyasal   haklarını   korumayı  taahhüt  ettiği  uluslararası  bir  antlaşmadır. 

4  Kasım  1950  yılında  imzalanan Sözleşme, 1953 yılında yürürlüğe girdi.

Hangi temel haklar güvence altına alınmıştır?

Sözleşme ile güvence altına alınan haklar:

  • yaşam hakkı,
  • adil yargılanma hakkı,
  • özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı,
  • ifade özgürlüğü,
  • düşünce, vicdan ve din özgürlüğü ve,
  • mülkiyet hakkı.
Sözleşme (AİHS) ile kabul edilen yasaklar nelerdir?

Sözleşme ile kabul edilen yasaklar:

  • Sözleşme’de düzenlenen hak ve özgürlüklerin kullanılmasında ayrımcılık,
  • işkence ve insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya cezalandırma,
  • kölelik ve zorla çalıştırma,
  • ölüm cezası,
  • keyfi ve hukuka aykırı tutukluluk,
  • Sözleşme’de düzenlenen hak ve özgürlüklerin kullanılmasında ayrımcılık.
AİHM mahkemesi hakkında sadeleştirilmiş ve kısa bilgi içeren broşür için:

http://echr.coe.int/Documents/Court_in_brief_TUR.pdf

AİHM’nin bugüne kadar olan faaliyetleri ile ilgili soru ve cevaplar:

Mahkemenin önüne kaç başvuru getirilmiştir?

Mahkeme kendi başarısının mağduru olmuştur: Her sene 50 000 adet yeni başvuru Mahkeme’ye sunulmaktadır. Verdiği bazı kararların düzenli olarak yarattığı yankılar ve Sözleşme’ye taraf olan ülkelerin vatandaşları arasındaki yükselen ünü Mahkeme’ye ulaşan yıllık başvuruların sayısının artmasındaki en büyük etkenler olarak gösterilmektedir.

Başvurular çoğunlukla hangi haklara ilişkindir?

Mahkeme, kuruluşundan bu yana verilmiş ihlal kararlarının yarıya yakınında adil yargılanma ve yargılamanın uzunluğu ile ilgili olarak, Sözleşmenin 6. Maddesi’nin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Öte yandan, Mahkeme tarafından saptanan ihlallerin %55’i 6. madde (adil yargılanma hakkı) ve 1 numaralı ek Protokol’ün 1. maddesi (mülkiyetin korunması) ihlallerini ilgilendirir. Nihayet, davaların %13’ünde, Mahkeme yaşam hakkının, işkence ve insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele yasağının ciddi olarak ihlal edildiği sonucuna varmıştır (Madde 2 ve 3).

Geçici önlemler gerçekten etkili midir?

Genelde devletler Mahkeme’nin geçici önlemlerindeki taleplerine uymaktadırlar. Ancak bazen devletlerin bu talepleri yerine getirmediği de görülür. Bu devletler, 34. Madde’deki (bireysel başvurular) yükümlülüklerin yerine getirilmediği gerekçesiyle, Mahkeme tarafından mahkûm edilebilirler.

Mahkeme toplumu ilgilendiren konuları ele alır mı?

Elbette, Mahkeme, Sözleşme’nin imzalandığı 1950 tarihinde öngörülmesi mümkün olmayan konular hakkında karar verme durumunda kalmıştır. 50 yıldan daha uzun süredir, Mahkeme toplumla ilgili birçok konu hakkında karar vermiştir:

Kürtaj, intihara yardım, üst araması, ev içi kölelik, isimsiz olarak doğmuş çocukların neseplerini bilme hakkı, eşcinsellerin evlat edinebilmesi, eğitim ve öğretim kurumlarında İslami başörtüsü takılması, gazetecilik kaynaklarının korunması, Romanlara karşı ayrımcılık ve çevre ile ilgili sorunlar bunlara örnek olarak verilebilir.

Mahkeme’nin zaman içindeki evrimi:

14 numaralı Protokol nedir?

Başvuruları eleme ve değerlendirme mekanizmalarını etkilileştirerek Mahkeme’nin uzun vadede etkinliğini güvence altına almayı hedefleyen 14 numaralı Protokol, en basit davalar için yeni yargılama usulleri ve yeni bir kabul edilebilirlik kıstası (önemli bir zararın varoluşu) öngörmüştür. Bu protokol yargıçların görev süresini tek dönemle sınırlı olarak 9 yıla çıkarmıştır. 14 numaralı Protokol 1 Haziran 2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Reform tasarıları nelerdir?

14 numaralı Protokol’den bağımsız olarak, Sözleşme tarafından oluşturulan sistemin yenilenmesi gerekli görülmektedir. 2006’nın Kasım ayında, seçkin hukukçulardan oluşan Akil Adamlar Grubu, Bakanlar Komitesine raporunu sunmuştur. Grup, raporunda yeni bir hukuki eleme mekanizmasının kurulmasını ve Mahkeme’nin yapısal isleyişini ilgilendiren bazı unsurlara dair değişikliği içeren ve diğer uluslararası antlaşmalara göre daha kolay değiştirilebilir bir statü hazırlanmasını tavsiye etmiştir.

44 SORUDA Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile ilgili en çok sorulan sorulan sorular ve cevapları:

1-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ne zaman kabul edilmiştir?

İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme, daha yaygın bilinen adıyla, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi” (kısaca AİHS) 4 Kasım 1950 tarihinde Roma’da imzaya açılıp 3 Eylül 1953 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu Sözleşme, daha önce İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile ortaya çıkan bazı temel hak ve özgürlükleri somutlaştırırken, yükümlülüklerini yerine getirmeyen ülkeleri mahkûm edebilecek uluslararası bir Mahkeme yaratmıştır.

2-Sözleşme’ye ek protokol ne anlama gelir?

İlk Sözleşme metninin bazı maddelerine değişiklikler getiren ya da buna yeni haklar ekleyen metinlere Sözleşme’ye ek protokol adı verilir.

Sözleşme’ye yeni haklar getiren ek protokoller, sadece bu protokolleri imzalayan ve onaylayan devletlere karşı ileri sürülebilir; imzalandıktan sonra onaylanmayan protokoller devletleri bağlamaya yetmez.  Bugüne kadar, 14 adet ek protokol kabul edilmiştir.

Ek protokollerin tamamı bütün Avrupa Konseyi üyesi ülkeler tarafından kabul edilmediğinden aleyhinde başvuru yapılacak ülkenin kabul ettiği protokollerin bilinmesinde yarar vardır.

3-Sözleşme tarafından öngörülmüş olan temek hak ve özgürlükler nelerdir?

Sözleşme’yi onaylayan ülkeler -ki aynı zamanda “Sözleşme’ye Taraf  Devletler” olarak da adlandırılırlar-; temel, medeni ve siyasi hakları sadece kendi vatandaşları bakımından değil, aynı zamanda mahkemelerinin yargı yetkisi altında olan her kişi bakımından tanırlar ve güvence altına alırlar.   Yani her ülke uyruğuna bakılmaksızın (Avrupa Konseyi üyesi olan bir ülkenin vatandaşı olmasa bile) ülkesinde bulunan veya kendi idare veya yargısına tabi olan tüm insanların sözleşme ile kabul ettiği hak ve özgürlüklerini tanımakta, bunları ihlal etmeyeceğini taahhüt etmektedir.

Sözleşme en başta yaşam, adil yargılanma, özel hayata ve aile hayatına saygı haklarını, düşünce, ifade özgürlüğünü, din ve vicdan özgürlüğünü ve malvarlığına saygı hakkını güvence altına alır.

Sözleşme özellikle işkence ve kötü muameleyi, insanlık onuruyla bağdaşmayacak cezaları, kölelik ve zorla çalıştırmayı, keyfî ve yasa dışı bir şekilde özgürlüğü sınırlandıran gözaltı, tutuklama gibi uygulamaları, Sözleşme tarafından tanınan hak ve özgürlüklerden istifade etmede kişilerin (uyruğu, ırkı gibi nedenlerle) ayrımcılığa tabi tutulmasını yasaklar.

4-Sözleşme zaman içinde değişir mi?

Evet. Sözleşme, özellikle maddelerinin İnsan Hakları Mahkemesi tarafından yorumlanması sayesinde değişir. Mahkeme, içtihatlarıyla Sözleşme’yi yaşayan bir araç haline getirir; böylece Mahkeme, Sözleşme tarafından güvence altına alınan hakları yeri geldiğinde genişleterek Sözleşme’nin ilk olarak kabul edildiği tarihte öngörülemeyecek olaylara uygulanmasını sağlar.

Temmuz 2003 tarihinde yürürlüğe giren, ölüm cezasının her durumda kaldırılmasına dair ek 13 numaralı Protokol’de ya da Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe giren ayrımcılığın sonlandırılmasına dair ek 12 numaralı Protokol’de olduğu gibi,  Sözleşme, aynı zamanda kendisine protokoller tarafından eklenen yeni haklarla da değişime uğramaktadır.

 5-Ulusal mahkemeler Sözleşme’yi uygulamak zorunda mıdır?

Sözleşme, ulusal seviyede uygulanabilme özelliğine sahiptir. Sözleşme, öngördüğü haklara saygı duymak zorunda olan Sözleşme’ye Taraf Devletlerin ulusal hukuki mevzuatına aktarılmıştır. Bu yüzden ulusal mahkemeler kendi iç hukuk normlarıymış gibi Sözleşme’yi uygulamak zorundadır.

Aksi takdirde, eğer bir birey, haklarının korunmadığından şikâyet ederse, ihlali gerçekleştiren devletler, Mahkeme tarafından mahkûm edilme durumuyla karşılaşabilir.

6-Mahkemenin oluşumu nasıldır?

Mahkeme, Sözleşme’ye Taraf Devletlerin sayısına eşit sayıda yargıçtan oluşur (hâlihazırda 47 yargıç bulunmaktadır).

7-Mahkemenin yargıçları (hakimler) nasıl seçilir?

Yargıçlar, her Taraf Devletin sunacağı üç kişilik aday listesinden Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından seçilir. Yargıçlar sadece dokuz yıllık bir süre için seçilirler. Tekrar seçilmeleri ise mümkün değildir.

8-Yargıçlar gerçekten bağımsız karar verebilir mi?

Her ne kadar bir devlet tarafından önerilerek seçilmiş olsalar da hiçbir yargıç, tabiiyetinde olduğu devleti temsil etmez ve mahkemeye kendi adına katılır. Yargıçlar tamamen bağımsız olup bağımsızlık ve tarafsızlık ödevleriyle bağdaşmayacak şekilde başka hiçbir görev üstlenemezler.

9-Yargıç, adına seçilmiş olduğu ülkeyi ilgilendiren bir davaya katılabilir mi?

“Ulusal yargıçlar” tek yargıçlı mahkemelerde görev alamazlar. İstisnai durumlarda, yargıçlar bir komiteye katılma yönünde davet alabilirler. Buna karşılık ulusal yargıçlar, 7 yargıçtan oluşan bir Daire’de veya 17 yargıçtan oluşan Büyük Daire’de görülen bir davaya her zaman katılırlar.

10-Yazı İşleri Müdürlüğü nedir?

Mahkeme’ye, yargısal görevlerini yerine getirirken, idari ve hukuki konularda destekte bulunan birime Yazı İşleri Müdürlüğü adı verilir. Bu birim hukukçulardan, çevirmenlerden ve yeterli sayıda  idari ve teknik personelden oluşur.

11-Mahkeme’nin bir bütçesi var mıdır, varsa bu bütçe ne kadardır?

Mahkeme’nin giderleri, Avrupa Konseyi tarafından karşılanmaktadır. Mahkeme’nin bütçesi, üye ülkelerin nüfuslarının ve gayri safi milli hâsılalarının hesaba katılmasıyla hazırlanarak belli baremlere göre belirlenen katılım paylarıyla finanse edilen Avrupa Konseyi bütçesine dahildir.

Bütçe öncelikle yargıçların ve memurların maaşları ile işletme masraflarını (bilişim, resmi geziler, mütercim-tercümanlık, yayın, temsil masrafları, hukuki yardım, soruşturma hizmetleri gibi tüm giderleri) karşılar.

12-Mahkeme’nin oluşumu bir davadan diğerine değişiklik gösterebilir mi?

Evet, Mahkeme temel olarak dört farklı yargılama düzenine tabidir. İlk bakışta kabul edilemez nitelikteki başvurular tek yargıç tarafından görülerek karara bağlanabilir. 3 yargıçtan oluşan bir komite ise sadece oybirliğiyle davayı kabul edilebilir bulup aynı zamanda Mahkeme’nin yerleşik içtihadının konusunu oluşturan bir davanın esasına ilişkin karar verebilir.

Başvurular çoğu kez hem kabul edilebilirlik, hem de esas hakkında, oy çokluğu ile karar alan ve 7 yargıçtan oluşan belli bir Daire’ye de yönlendirilmektedir. Ancak 6 aylık süre dolduktan sonra yapılan başvurular gibi örnekler de genellikle inceleme tek yargıç tarafından yapılarak kesin olarak karara bağlanmaktadır.

İstisnai durumlarda ise, 17 yargıçtan oluşan Büyük Daire, bir davanın Büyük Daire’ye gönderilmesi talebinin kabulüne ilişkin ya da herhangi bir Dairenin Büyük Daire lehine olarak dosyadan el çekmesi sonrasında önüne gelen davaları inceler.

13-Bölüm ile Daire arasındaki fark nedir?

Bölüm idari bir birimdir ve Daire ise  Mahkeme’nin Bölüm içindeki yargısal bir mahkeme heyetidir.

Mahkeme,  bünyesinde farklı dava Daireleri bulunan beş ayrı Bölüm’den oluşur. Her Bölümde bir Başkan, bir Başkan Yardımcısı ve yeterli sayıda yargıç bulunmaktadır.

14-Daireler ve Büyük Daire nasıl oluşur?

Her Daire, davanın düştüğü Bölümün başkanından, aleyhine başvuru yapılan devletin ulusal hâkiminden ve Bölüm başkanı tarafından rotasyona tabi olarak seçilen 5 yargıçla birlikte toplam 7 yargıçtan oluşur.

Büyük Daire ise Mahkeme Başkanı’ndan, başkan yardımcılarından, Bölüm başkanlarından oluştuğu gibi aynı zamanda ulusal yargıç ve kura ile seçilen bir başka yargıcı da içinde barındırır.

Bir dava Büyük Daire’ye gönderilme talebiyle Büyük Daire önüne geldiğinde, itiraz edilen kararı veren Daire’nin yargıçları Büyük Daire’nin oluşumunda yer alamaz.

15-Büyük Daire hangi davalara bakar?

Büyük Daire iki farklı şekilde bir davaya bakabilir: Taraflardan birinin Büyük Daire’ye gönderilme istemi sonucunda ya da tarafların talebi olmasa bile bir Daire’nin Büyük Daire lehine dosyadan çekilme kararı vermesi halinde.

Bir Daire nihai kararını verdiğinde, taraflar davanın Büyük Daire’ye gönderilmesini isteyebilirler ancak davanın Büyük Daire’de görülmesi istisnai durumlarda kabul edilmektedir. Davanın, yeniden incelenmek üzere Büyük Daire’ye gönderilip gönderilmemesine Büyük Daire bünyesinde oluşan bir kurul karar vermektedir.

Çok istisnai bir durum olmakla birlikte, bazen bir Daire’nin dosyadan el çekme kararı vermesi halinde de Büyük Daire bu davayı görerek karara bağlamaktadır.

Bir dava Dairesi, önündeki dosyada, Sözleşmenin yorumuna ilişkin esaslı bir sorun tespit eder ya da AİHM tarafından daha önceden verilmiş bir karar ile çelişkiye düşecek şekilde karar verme riski varsa, bu Daire, Büyük Daire lehine davadan el çekebilir.

16-Bir Yargıç herhangi bir davada bulunmayı reddedebilir veya o davadan çekilebilir mi?

Evet. Hatta bir yargıç, herhangi bir şekilde aynı dava hakkında, daha önceki (kabul edilebilirlik incelemesi gibi) karar aşamalarında bulunduğu gerekçesiyle dava heyetinde yer almaktan çekinmek zorundadır. Buna davadan çekinme adı verilir. Davadan çekilen bu yargıcın yeri, yargılama süresi boyunca, ya başka bir hâkimle ya da çekilenin ulusal bir yargıç olması durumunda ad hoc yargıçla doldurulur.

17-Ad hoc yargıç nedir?

Ad hoc yargıç, bir ulusal yargıcın dava heyetine katılımının fiilen mümkün olmadığı, yani davadan çekindiği ya da mazereti nedeniyle dava heyetine katılamadığı durumlarda ilgili hükümet tarafından onun yerine atanan yargıçtır.

18-Mahkemenin yetki alanı nedir?

Mahkeme kendiliğinden (resen) hareket edemez. Mahkeme, sadece bireysel ya da devletlerarası başvurular yoluyla, Sözleşme’nin ihlal edildiğine dair iddiaları incelemeye yetkilidir.

Mahkeme önünde  yargılama usulüne ilişkin soru ve cevaplar:

19-Mahkeme’ye kimler başvurabilir?

Sözleşme iki tip başvuru arasında ayrım yapar: haklarının ihlal edildiğini öne süren, gerçek ve tüzel kişiler, kişi grupları ya da hükümet dışı örgütler tarafından yapılabilen bireysel başvurular ve bir devletin bir başka devlete karşı yaptığı devletlerarası başvurular.

Mahkeme’nin kuruluşundan beri başvuruların büyük çoğunluğu, Sözleşme’nin ihlal edildiğini iddia eden ve Mahkeme’ye doğrudan başvuran bireyler tarafından yapılmıştır.

20-Başvurular kimlere karşı yapılabilir?

Başvurular, Sözleşme’yi onaylamış olan bir ya da birden çok devletin aleyhine yapılabilir. Sözleşme’yi onaylamamış bir devlete ya da bir bireye karşı yapılan bütün başvurular kabul edilemez bulunur.

21-Mahkemeye nasıl başvurulabilir?

Bir kişi Mahkeme’ye doğrudan başvurabilir, yargılamanın en başında avukatla temsil zorunlu değildir. Mahkeme’ye başvurmak için,  gerekli evrakla beraber başvuru formunu gerektiği gibi doldurup göndermek yeterli olacaktır. Fakat bir başvurunun Mahkeme tarafından kaydedilmiş olması, bu başvurunun kabul edilebilirliği ya da esası hakkında bir fikir vermez.

Sözleşme sistemi, bireylere, üye ülkelerin ücra köşesinde bulunsalar veya maddi imkânları yetersiz olsa bile, Mahkeme’ye “kolay” bir erişim imkânı sağlar. Bu bakış açısıyla, Mahkeme önündeki yargılama ücretsizdir.

22-Bireysel başvuru ile devletlerarası başvuru arasındaki fark nedir?

Mahkeme’ye gelen başvuruların birçoğu gerçek kişilerden gelen bireysel başvurulardan oluşmaktadır. Bir devlet, başka bir Sözleşme’ye Taraf Devlete karşı başvuruda bulunabilir. Buna devletlerarası başvuru denir.

23-Mahkeme önünde bir avukat tarafından temsil edilmek gerekli midir?

Yargılamanın en başında bir avukat tarafından temsil edilmek zorunlu değildir; herkes Mahkeme’ye doğrudan başvurabilir. Fakat başvuru, savunma yapan hükümete görüşlerini sunması için bildirildiğinde, bir avukatın desteği mutlaka gereklidir.

Yargılamanın bu aşamasından itibaren, eğer gerekliyse, başvuruculara adli yardım sağlanabilir.

24-Mahkeme önünde başvurucuları kim temsil edebilir?

Mahkeme önünde başvurucuları temsil yetkisi olan avukatları belirten herhangi bir liste yoktur. Sözleşme’ye taraf olan ülkelerin birinde avukatlık yetkisini haiz veya davaya bakan Daire’nin Başkanı tarafından bunu yapmasına izin verilen her kişi başvurucuları temsil edebilir.

25-Mahkeme önündeki yargılamanın farklı aşamaları nelerdir?

Mahkeme önüne getirilen davaların değerlendirilmesinde iki ana aşama vardır: kabul edilebilirlik ve esas, ya da başka bir ifadeyle şikâyetlerin incelenmesi aşamaları. Başvuruyu, çeşitli safhalar takip eder.

Tek yargıç düzeni, baştan kabul edilemezliği belli olduğu durumlarda, başvuruyu kabul edilemez ilan eder. Bu kararlara itiraz edilemez.

Komite düzeni, Mahkeme’nin yerleşik içtihadına konu olan bir dava için bir kabul edilebilirlik kararı ya da esas hakkında karar verebilir.

Daire, başvuruyu davalı hükümete görüşlerini sunması için bildirir. Bu görüşler diğer tarafa iletilir ve karşı görüşleri alınır. Mahkeme, değerlendirilen davaların sayısına bakıldığında istisnai kalmakla beraber, davada duruşma olup olmayacağına karar verir. Sonra, Daire, 3 ay içinde kesinleşecek olan kararını verecektir. Bu 3 aylık süre içinde hükümet veya başvurucu verilmiş olan kararın, yeni bir değerlendirme için davanın Büyük Daire’nin önüne getirilmesini talep edebilir. Bu talep, Büyük Daire bünyesinde kurulan kurul tarafından kabul edilirse, dava yeniden değerlendirilir ve gerekirse bir duruşma yapılabilir. Büyük Daire’nin kararı kesindir.

26-Kabul edilebilirlik şartları nelerdir?

Başvurular, kabul edilebilir olmaları için bazı şartları yerine getirmek zorundadırlar, aksi takdirde, Mahkeme, şikâyetleri incelemeden bu başvuruları kabul edilemez bulacaktır. Mahkemeye, tüm iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra başvurabilir. Başka bir ifadeyle, hakkının ihlal edildiğini öne süren kişi, önce, ilgili ülkedeki başvurabileceği en yüksek derecedeki yargı organına kadar davasının görülmesini sağlamalıdır.

Böylece, devlete iddia edilen hak ihlalini ulusal düzeyde telafi edebilme imkânı verilmiş olacaktır. Başvurucu, Sözleşme’de güvence altına alınan bir ya da birden çok hakkı ileri sürmelidir. Mahkeme, bunun dışındaki hakların ihlali iddiasını inceleyemez. Mahkemeye, bu davaya ilişkin verilmiş olan son karardan itibaren, ki bu genellikle yetkili en yüksek derecedeki ulusal mahkemenin kararıdır, 6 ay içinde başvurulmalıdır. Başvurucu, Sözleşme’nin ihlalinin şahsen ve doğrudan mağduru olmalıdır ve önemli bir zarara uğramış olmalıdır. Sadece Sözleşme’ye taraf olan bir devlete ya da devletlere karşı başvuru yapılabilir; başka herhangi bir devlete ya da bir kişiye karşı başvuru yapılamayacağı da açıktır.

27-Hükümet dışı kuruluşlar veya bir devlet yargılamaya katılabilirler mi?

Evet, her ikisi de başvuru yapabilir. Bunun dışında, bu kurumların üçüncü taraf sıfatıyla Mahkeme Başkanı’nın onayı ile davaya katılmalarına izin verilebilir.

28-Yargılamaya üçüncü kişi sıfatıyla katılma nedir?

Mahkeme Başkanı, başvurucu dışında davada taraf olmayan herhangi bir kişiyi ya da davalı devlet dışında Sözleşme’ye taraf olan herhangi bir devleti, davayla ilgili yazılı görüş sunmaya veya duruşmalara katılmaya davet edebilir. Bu duruma üçüncü kişi sıfatıyla davaya katılma denir.

29-Mahkeme, bilirkişi atayıp şahitleri dinleyebilir mi? 

Evet. İstisnai durumlarda, Mahkeme, davanın konusu olan olayları açıklığa kavuşturmak için, ilgili ülkelerde soruşturma görevleri yürütebilir. Bu durumda, Mahkeme’nin temsilcileri, olayı aydınlatmak için sözü geçen ülkedeki şahitleri dinleyip, olay yerinde inceleme yapabilirler.

Tutuklu başvurucuların sağlık durumlarını kontrol etmek için atanan uzman doktorlarda olduğu gibi, Mahkeme bazen bilirkişiler de atayabilir.

30-Mahkeme kamuya açık (aleni) duruşma düzenleyebilir mi?

Mahkeme önündeki usul yazılıdır ancak bazı davalar hakkında, Mahkeme duruşma yapmaya karar verebilir. Duruşmalar Strazburg’da bulunan İnsan Hakları Mahkemesi binasında görülür. Duruşmayı kapalı oturumda yapma kararı duruma göre ilgili Daire Başkanı ya da Büyük Daire Başkanı tarafından alınmadıkça, duruşmalar kamuya açıktır. Basın ve halk, kamuya açık duruşmalara katılabilir: Bu duruşmalara katılmaları için kimlik ya da basın kartlarını girişe göstermeleri yeterli olacaktır.

Bütün duruşmalar filme alınmaktadır ve aynı gün içinde yerel saatle 14.30‘dan itibaren Mahkeme’nin internet sitesi üzerinden yayınlanmaktadır.

31-İlk itirazlar nelerdir?

İlk itirazlar, davalı devletin, davanın esasının incelenmesini engelleyeceğini düşündüğü iddialardır.

32-Dostane çözüm nedir?

Dostane çözüm tarafların başvurunun görülmesine son vermek yönündeki anlaşmasıdır.  Başvurucu ve ilgili devlet, birbirlerini karşı karşıya getiren uyuşmazlığı sona erdirmek için anlaşabilirler ve bu uzlaşma genellikle başvurucuya bir miktar para ödenmesi tarzında şekillenmektedir. Mahkeme, dostane çözümün gerçekleşme şartlarını inceledikten sonra, eğer insan haklarına saygının başvurunun incelenmesinin devamını gerektirdiğini düşünmezse, davayı kayıttan düşürür.

Mahkeme, tarafları her zaman dostane çözüm bulmaya teşvik eder. Eğer bir uzlaşma bulunamazsa, Mahkeme davayı esastan incelemeye başlar.

33-Mahkeme geçici önlemler alabilir mi?

Bir başvuru yapıldığında Mahkeme, davanın esası hakkındaki kararı verene kadar, ilgili devletten geçici önlemler almasını isteyebilir. Çoğu zaman, Mahkeme devletlerden bir işlemin yapılmasından kaçınılmasını ister. Genel olarak bunlar, ölüm yahut işkence tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ileri süren bir kişinin, kendi ülkesine geri gönderilmemesi yönündeki önlemlerdir.

34-Müzakereler kamuya açık mıdır?

Hayır, Mahkeme’nin müzakereleri her zaman kamuya kapalı olarak yapılmaktadır.

35-Bir devletin Mahkeme’yle işbirliği yapmayı reddetmesi söz konusu olabilir mi?

Bazen devletlerin Mahkeme’yle işbirliği yapmaktan kaçındıkları, hatta Mahkeme’nin bir başvuruyu inceleyebilmesi için gerekli olan belge ve bilgileri paylaşmadıkları durumlar olmuştur.

Bu durumda, Mahkeme bu devletleri Sözleşme’nin 38. Maddesi’ni (davanın incelenmesi için gerekli tüm kolaylıkların sağlanması yükümlülüğü) ihlal ettikleri gerekçesiyle mahkûm edebilir.

36-Mahkeme önündeki yargılama ne kadar sürer?

Mahkeme önündeki yargılamanın ne kadar süreceğini önceden söylemek mümkün değildir. Mahkeme, başvuruları sunulmalarından itibaren üç yıl içinde bitirmek için çaba sarf etmektedir. Ancak bazı başvuruların incelenmesi bu süreden daha fazla bir süre alabilir, bazıları ise daha hızlı sonuçlandırılabilir.

Mahkeme önündeki yargılamanın süresi başvurunun niteliği, onu inceleyecek mahkeme düzeni, tarafların gerekli bilgileri mahkemeye sunmasındaki özeni gibi ya da duruşma olması veya Büyük Daire incelemesine sunulması gibi birçok etkene göre değişecektir.

Mahkeme, özellikle başvuranın can güvenliğini tehdit eden yakın bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığını iddia ettiği durumlarda olduğu gibi bazı başvuruları, acil bulabilir ve öncelikli olarak inceleyebilir.

AİHM’nin kabul edilebilirliğe ve esasa ilişkin kararları ile ilgili soru ve cevaplar:

37-Kabul edilebilirliğe ilişkin karar ile ve esasa ilişkin karar arasındaki fark nedir?

Kabul edilebilirliğe ilişkin bir karar genel olarak Tek Yargıç, Komite ya da Daire tarafından verilir. Bu karar başvurunun sadece kabul edilebilir olup olmadığına ilişkindir ve esas incelemesini içermez.  Kural olarak her Daire, hem kabul edilebilirliği ve hem de esası aynı anda inceler ve bu inceleme sonunda alınan kararlara esasa ilişkin karar adı verilir.

38-İhlal kararları devletleri bağlar mı?

İhlal kararları bağlayıcıdır ve mahkûm edilen devlet bu kararları uygulamak zorundadır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, kararların uygulanması ve özellikle başvuruculara uğradıkları zararlara karşılık öngörülen tazminatların ödenmesi sürecini izler.

39-Kararları temyize götürmek mümkün müdür?

Kabul edilemezlik kararları, Komiteler ve Büyük Daire tarafından alınan kararlar kesindir ve temyiz yolu yoktur. Ancak taraflar, bir Daire tarafından verilen esasa ilişkin bir kararın, verildikten sonraki 3 aylık süre içerisinde yeni bir incelenme için Büyük Daire önüne yollanmasını isteyebilirler.

Büyük Daire’ye gönderme talebinin uygunluğu yargıçlardan oluşan bir başka kurulun alacağı kararla belirlenir.

40-Mahkeme kararları nasıl yerine getirilir?

Bir ihlal kararı verildiğinde, Mahkeme dosyayı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine gönderir. Bu kuruluş,  ilgili ülkeyle ve kararların yerine getirilmesinden sorumlu bölüm ile birlikte, bu kararın nasıl uygulanacağı ve buna benzer yeni ihlallerin nasıl engelleneceği konusundaki önlemleri belirler. Bu, bazı genel önlemlerin alınması, özellikle yürürlükteki mevzuatın değiştirilmesiyle ve gerekirse bireysel önlemlerin alınmasıyla gerçekleştirilebilir.

41-İhlal kararının sonuçları nelerdir?

Hakkında ihlal kararı alınan devlet, benzer yeni Sözleşme ihlallerin meydana gelmemesini gözetmelidir. Aksi durumda, yeni ihlal kararlarıyla karşılaşabilir. Nitekim bazı durumlarda devletler, hukuki mevzuatlarını Sözleşme’ye uygun hale getirmek amacıyla değiştirmek durumunda kalırlar.

42-Adil tazmin nedir?

Mahkeme, bir devleti mahkûm ettiğinde başvurucunun bir zarara uğradığını da saptarsa, genelde bu kişiye maddi ve manevi zarar karşılığı, yani uğradığı zararın tazmini amacıyla bir miktar para ödenmesine karar verebilir. Bakanlar Komitesi, Mahkeme tarafından kararlaştırılan tazminat tutarının somut olarak, başvurucuya ödenip ödenmediğini denetler.

43-Pilot dava nedir?

Son birkaç yıldır Mahkeme, “sistematik sorunlar” adı verilen, ulusal mevzuatın Sözleşme’yle uyumsuzluğundan kaynaklanan birbirine benzer problemlerin yoğun başvuru akınına neden olmasından ötürü yeni bir usul geliştirdi.

Bu yeni usule göre, bir anda yoğunlaşan ve birbirine benzer olan başvuruların sadece bir ya da birkaç tanesi öncelikle değerlendirmeye alınır, benzer diğer başvuruların incelenmesi pilot dava (veya davaların) sonucuna kadar ertelenir.

Mahkeme, bir pilot davada kararını vererek, ilgili Hükümeti ulusal mevzuatını Sözleşme’ye uyumlu hale getirmeye davet eder ve alınması gereken genel önlemleri belirtir. Bundan sonra benzer diğer davalar incelenir ve böylece hem birbiriyle çelişen farklı kararlar verilmesinin önüne geçilmiş hem de ilgili hükümetin alacağı mevzuat değişikliği gibi tedbirler sayesinde davaların yığılmasının da önüne geçilmiş olur.

44-Muhalefet şerhi (ayrık görüş) nedir?

Yargıçlar, oluşumunda yer aldıkları bir dava hakkında verilen karara ilişkin çoğunluğa uymayan muhalif görüşlerini beyan edebilir ve bu görüşler mutlaka ilgili esas hakkındaki kararın sonuna eklenir. Daireler, üye yargıçların tamamının birbirine uygun görüşleri doğrultusunda bir karar verdiğinde oybirliği ile (anonimously) verilmiş bir karar söz konusudur. Bazen de oybirliği yerine oy çokluğuyla karar verilir ve karara muhalif kalan yargıçlar neden çoğunluğun fikirlerini paylaşmadıklarını açıklarlar, işte buna muhalefet şerhi  (ayrık görüş) denir.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Yönetme Komitesi günümüzde, bu konu hakkındaki çeşitli önerileri incelemektedir.

Son olarak merak edenler için AİHM’nin yazışma adresi ve internet üzerinden ulaşabileceğiniz web adres bilgileri aşağıdaki gibidir:

Council of Europe

67075 Strasbourg Cedex

France

https://www.echr.coe.int


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi: 44 Soruda AİHM kitapçığını aşağıdaki linkten indirebilirsiniz:

44 soruda AİHM

Bu broşür Mahkeme’nin işleyişi ile ilgili genel bilgileri aktarmayı amaçlamaktadır.


AİHM ile ilgili tanıtıcı bir video için:

AİHM başvuruları ile ilgili yardımcı broşüre buradan ulaşabilirsiniz:
AİHM Başvuru Rehberi

Hazırlayan ve sunan: Avukat Devrim Bozkurt

Kozyatağı – Kadıköy / İstanbul



Yazar: Avukat Devrim Bozkurt
Avukat Devrim Bozkurt 1998 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. 2000 yılından bu yana İstanbul Barosuna 23961 sicil numarası ile kayıtlı serbest avukat olarak çalışmaktadır. Avukatlık mesleğine kendisine ait DB Hukuk Bürosunda gerçek ve tüzel kişilere yasal danışmanlık ve dava takibi gibi hukuk hizmetleri vererek devam etmektedir.